Genel hedefimiz, eğitim sisteminin yenilikçi yaklaşımlar yoluyla güçlendirilmesidir.
2024 yılında güncellenen MEB öğretim programı ile Türkiye'de eğitim sistemine girmiş olan, “Sistem Düşüncesi” yaklaşımının kolay anlaşılır, kolay uygulanır, yaş düzeyine göre ölçeklenebilir araçlarla; okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretime (K-12) uyarlanmasına çalışıyoruz.
Amacımız, öğrencinin analiz, sentez, değerlendirme ve yaratma becerilerini, sistem düşüncesi yaklaşımı ile geliştirerek eleştirel düşünen bireyler yaratmaktır.
Okuryazarlık kavramı, günümüz dünyasının karmaşıklığı ve bilgi bolluğu içinde önemli bir beceri hâline gelmiştir. Sistem düşüncesi, bu karmaşıklığı anlamada ve yönetmede etkili bir araç olarak öne çıkmıştır. Sistem düşüncesinin bir parçası olarak okuryazarlık, bireylerin karmaşık sistemleri anlama ve bu sistemler arasındaki ilişkileri görebilme yeteneğini ifade eder. Bu doğrultuda okuryazarlık becerileri bağlamında sistem düşüncesinin kazandırılarak öğrencilerin hayat boyu öğrenme yeterliliklerinin güçlendirilmesi Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin öncelikli amaçlarından biridir.
Okuryazarlık becerileri; bütün derslerin farklı içerik formları ile beslenmesi, öğretim programlarının çeşitlendirilmesi ve zenginleştirilmesi gibi işlevlere sahiptir. Öğretim programlarındaki okuryazarlık becerileri, öğrenme çıktılarında vurgulanmayan örtük bir yapıda ele alınmaktadır. Öğretim programları çerçevesinde belirlenen okuryazarlık türlerinin bütüncül modelde okul öncesinden başlanarak sarmal bir yapı içerisinde kazandırılması amaçlanmaktadır.
Okuryazarlık becerilerinin bir sistem yapısı içerisinde ele alınması önemlidir. Öğrencilerin sistem okuryazarı olarak yetiştirilmesi, günümüz eğitim anlayışlarının oldukça önemli bir parçası hâline gelmiştir. Sistem okuryazarlığı ile geliştirilmek istenen sistem düşüncesi, dört temel durumun anlaşılmasını, eylem ve davranışa dönüştürülmesini amaçlamaktadır. Bu durumlar; sistemin farkında olunması, sistemi oluşturan parçaların bilinmesi, sistemi oluşturan parçalar arasındaki ilişkilerin belirlenmesi ve sistemin amacının ve işlevinin anlaşılmasıdır. Bu bağlamda Türkiye Yüzyılı Maaarif Modeli'nde sistem okuryazarlığı; “sistemin parçalarını belirleme”, “sistemi ve bileşenlerini çözümleme, sistemi yapılandırma”, “sistem davranışlarını tahmin eden araçları oluşturma/ seçme/kullanma”, “sistemdeki problemleri çözme, sistemlerin sürdürülebilirliği için geliştirdiği çözüm önerilerini eyleme dönüştürme” bütünleşik becerilerinden ve ilgili süreç bileşenlerinden oluşmaktadır.
Bu doğrultuda öğretim programlarında farklı okuryazarlık becerileri yapılandırılırken sistem düşüncesi içerisinde hareket edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki tabloda sunulan "Sistem Düşüncesi" öğretim programlarında yer verilen “bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı, veri okuryazarlığı, sürdürülebilirlik okuryazarlığı ve sanat okuryazarlığı” türlerinin bütünleşik becerileri, sistem düşüncesi bütünleşik becerileri ile ilişkilendirerek belirlenmiştir. Örneğin; bilgi okuryazarlığının bütünleşik becerisi olan “Bilgi ihtiyacını fark etme” sistem okuryazarlığının “Sistemi ve bileşenlerini çözümleme” bütünleşik becerisi ile ilişkilendirilerek yapılandırılmıştır. Eğitim sürecinde sistem düşünme becerisinin sistem okuryazarlığı ile geliştirilmesi, öğrencilerde geliştirilmeye çalışılan birçok okuryazarlığın temel hedeflerine bütüncül olarak ulaşılmasını sağlamaktadır.
Piaget biyolojik gelişimin bir bilişsel evreden diğerine geçişi sağladığına inanıyordu. Batı kültürlerinde yapılan çeşitli kesitsel çalışmalar, sensori-motor, işlem öncesi ve somut işlemler evreleri savını desteklemektedir.Ancak, ergenler ile yapılan benzer kesitsel çalışmalar, tüm bireylerin biyolojik gelişme sonucunda otomatik olarak sonraki biliş evresine geçtikleri savını desteklememektedir. Ergen popülasyonlardan alınan veriler, lise öğrencilerinin sadece %30-35'inin soyut işlemler evresine geçtiğini göstermektedir.
Ergen ve yetişkinlerin çoğu için, soyut işlemler evresine ulaşmak ancak özel bir ortam ile mümkün görünmektedir.
Çevirisi yapılan alıntı: Huitt, W., & Hummel, J. (2003). Piaget's theory of cognitive development. Educational Psychology Interactive. Valdosta, GA: Valdosta State University
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerileri değerlendiren ve üç yılda bir yapılan uluslararası araştırma programı olan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) araştırması sonuçları da soyut işlemler dönemine geçebilen öğrenci oranlarını doğrular niteliktedir.
Aşağıdaki grafiklerde; PISA araştırmasında üst yeterlik düzeyini ölçen soruların (en üst yeterlik düzeyi 6'dır) örnek üç ülke ve ortalama olarak, yıllara göre yanıtlanma yüzdeleri bulunmaktadır. Grafiklerden görüleceği gibi; katılan ülkelerin (2022 araştırmasına 81 ülke katılmıştır) ortalaması %30'un altındadır ve Singapur gibi ülkeler ortalamanın ne kadar yükseltilebileceğini göstermektedir.
Eğitim öğrenme hedeflerini sınıflandırma yaklaşımlarından biri olan SOLO sınıflandırması, sistem bakış açısı ile oldukça uyumludur. Yandaki tabloda da görüleceği üzere, sınıflandırmanın aşamaları sistem tanımı üzerinden yorumlanabilir: Sistemin bir parçasına odaklanmak, zamanla başka parçalarının da olabileceğini fark emek, daha sonra bu parçalar arası ilişkiler kurarak bir bütün (sistem) oluşturmak, son olarak da sistemi oluşturan ilişkileri soyutlayarak başka sistemlerin anlaşılması için kullanmak.
SOLO sınıflandırması ile ilgili bilgi: John Biggs ve Kevin Collis tarafından geliştirilmiş olan SOLO (Structure of the Observed Learning Outcome - Gözlemlenen Öğrenme Kazanımının Yapısı) sınıflandırması, öğrenme kazanımlarını karmaşıklıklarına göre sınıflandırmanın bir yoludur. SOLO sınıflandırması öğrenci çalışmalarının, neyin ne kadarını doğru yaptıklarına göre değil, niteliklerine göre değerlendirilmesini sağlar. Başlangıçta konuyu yalnızca bir yönü ile anlarız (tekli yapı), daha sonra diğer yönlerini de anlarız ancak bunlar birbiriyle ilişkisizdir (çoklu yapı), daha sonra bunları bir bütün olarak nasıl görebileceğimizi öğreniriz (ilişkisel) ve son olarak bu bütünü henüz öğretilmemiş uygulamalara genelleyebiliriz (genişletilmiş soyut). SOLO yalnızca değerlendirmede değil, amaçlanan öğrenme kazanımlarının düzeyi açısından öğretim programının tasarlanmasında da kullanılabilir.
Eğitimde Sistem Düşüncesi Yayılım Strateji modelini aşağıda göremiyorsanız üçüncü taraf çerezelere izin vermemiş olabilirsiniz. Lütfen üçüncü taraf çerezlere izin verdiğinizden emin olun. Buna rağmen göremiyorsanız buraya tıklayarak modelin bulunduğu sayfayı açabilirsiniz.
Eğitimde Sistem Düşüncesi Strateji Planı
23-24 Temmuz 2022'de BAYETAV, İzmir'de yapılan "Dün Bugün Yarın - ESD Çalıştayı"